Psikiyatrik bozukluklar kişinin iş, sosyal ve aile hayatını olumsuz etkiler. Çoğu zaman bedensel belirtilerle birlikte seyreder ya da bedensel hastalıkların belirtilerini şiddetlenmesine sebep olur. Hal böyleyken bu bozuklukların tedavisi, işlevselliğin ve beden sağlığının geri dönmesi için ayrıca önem kazanır.
Psikiyatrik bozuklukların tedavisinde ilaçların yeri tartışılmazdır. Hastaya ve hastalığa uygun ilaç seçimi klinisyenin deneyimli olması ile birebir ilişkilidir. Hastanın mesleği, çalışma şartları, yaşı, cinsiyeti, ek hastalıkları, ek hastalıkları nedeniyle kullanmakta olduğu ilaçlar, genetik hastalıkları psikiyatride ilaç seçimini etkiler.
İlaç tedavisi düzenlendikten sonra hastaya ilaçların olası yan etkileri, bu yan etkilerin geçici ve tedavi boyunca sürebilecek olanları anlatılmalıdır. Genelde hastalar komşularından ya da ilaçlarını aldığı eczanelerden ilaçlarla ilgili yanlış bilgiler edinebilmektedir. Bu noktada ilaçlarla ilgili gerekli bilginin psikiyatrist tarafından verilmesi önemli ve gereklidir. Böylece doktor hasta işbirliği daha iyi sağlanabilir.
Psikiyatri ilaçları antidepresanlar, antipsikotikler, benzodiazepinler, duygudurum düzenleyiciler gibi pek çok başlık altında sıralanabilir. Bu ilaçlardan benzodiazepinler haricindekiler bağımlılık yapmaz. Benzodiazepinler de doktor gözetiminde ve kontrolünde kullanıldıkları takdirde bağımlılık gerçekleşmeyecektir. İlaç tedavisi başlanan hastaların belli aralıklarla psikiyatriste gitmeleri gerekir. İlaçların etkinliğinin anlaşılması, yan etkilerinin konuşulması, tedavinin süresinin netleşmesi için bu gereklidir. Tedavinin bırakılmaya başlamasının kararı hasta ile konuşularak verilmeli, bırakırken görülebilecek çekilme belirtilerinin hastayla paylaşılması sağlanmalıdır. Psikiyatri ilaçları doktora danışılmadan bırakılmamalıdır, aksi takdirde hastada ilacın bırakılmasına bağlı çekilme belirtileri ya da hastalığın alevlenmesine bağlı belirtiler görülebilir.